Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddîn, mürşidini ilan etmek maksadıyla büyük bir divan tertip eder. Bu divana, Selçuklu Sultanı’na bağlı uçbeyleri, şehrin ileri gelenleri ve manevi önderler davet edilir. Davetliler arasında Ertuğrul Gazi ve maneviyat önderlerinden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri de yer alır.
Divanda karşılaştığı bazı durumlar Mevlânâ Hazretleri’ni rahatsız eder ve meclisi terk etmeye karar verir. Sarayın merdivenlerinden aşağı inerken, Ertuğrul Gazi ile birlikte Konya’ya gelen Osman Gazi ile karşılaşır. Osman Gazi, Mevlânâ Hazretleri’nin büyüklüğünü hemen fark eder ve hürmetle kenara çekilir. Bu edepli davranış, Mevlânâ Hazretleri’nin dikkatini çeker ve ona sorar:
“Oğlum, sen kimsin?”
Osman Gazi saygıyla cevap verir: “Ben uçbeylerinden Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman’ım.”
Osman Gazi’nin bu halinden hoşnut olan Mevlânâ Hazretleri, ona dönerek şöyle der:
“Oğlum, Sultan kendine bir şeyh edindi. Ben de sana şeyh olmak isterim.”
Osman Gazi, Sultan ile görüşmesi gerektiğini söylese de Mevlânâ Hazretleri nazikçe karşılık verir:
“O şimdi meşgul, seni kabul etmez. Gel, benimle.”
Bu davet üzerine Osman Gazi, Mevlânâ Hazretleri ile birlikte yürüyerek tekkesine gider. Mevlânâ, Osman Gazi’nin başına Mevlevî sikkesi takar ve sırtına bir cübbe giydirir. Ardından, tekkede bulunan müridlerine zikir vaziyeti almalarını söyler. Müridler hilâl şeklinde otururlar ve Mevlânâ Hazretleri de tam karşılarına geçer. Sonra Osman Gazi’ye dönüp der ki:
“Oğlum, Fâtiha-i Şerîfe oku.”
Osman Gazi, elindeki tesbih ile Fâtiha Sûresi’ni okumaya başlar. Bu esnada Mevlânâ Hazretleri manevi bir hale girer ve adeta kendinden geçer. Bir süre sonra, Mevlânâ kendine gelir ve Osman Gazi’ye sorar:
“Okudun mu?”
“Okudum,” der Osman Gazi.
“Kaç tane okudun?” diye sorar Mevlânâ Hazretleri.
Osman Gazi tesbihi sayar ve cevap verir: “18 tane okudum, efendim.”
Mevlânâ Hazretleri tebessüm eder ve şöyle der: “Bu yetmez oğlum, bir 18 tane de ben okuyayım.”
Mevlânâ Hazretleri de 18 Fâtiha okuduktan sonra “Âmin” der ve orada bulunan müridleri de hep bir ağızdan “Âmin” diyerek dualarını ederler. Sonra Mevlânâ Hazretleri, Osman Gazi’ye dönerek şöyle buyurur:
“Saltanatı İslâmiye’yi Âli Selçuk’tan aldım, sana verdim. Mübârek olsun! Neslinden 36 adil padişah gelecek.”
Bu sözlerle, Osman Gazi’nin soyundan gelen büyük bir imparatorluğun manevi müjdesini verir.