Bir gün Hz. Ebû Bekir -radıyallahu anh-, gençliğinde ticaret için Şam’a giderken garip bir rüya görür. Şam’da tanınmış bir rahip olan Bahîrâ’ya giderek rüyasını anlatır. Rahip ona birçok soru sorar. Mekke’den geldiğini, Kureyş kabilesinden olduğunu öğrenince, Bahîrâ rüyayı şöyle yorumlar:
“Senin kavminden bir peygamber gelecek. Eğer rüyan doğruysa, sen onun en yakın dostu olacak, onun vefatından sonra ise ümmetine liderlik edeceksin.”
Hz. Ebû Bekir bu yorumun etkisiyle Mekke’ye döner ve bu sırrı kalbinde saklar. Yıllar geçer, Hz. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- peygamber olarak gönderilir. Ebû Bekir, vakit kaybetmeden yanına gider ve ona sorar: “Peygamberliğini ispat eden delilin nedir?”
Hz. Muhammed tebessümle cevap verir: “Şam’da gördüğün rüyadır.”
Bu cevap, Ebû Bekir’in içinde taşıdığı sırrın doğruluğunu teyit eder. Hemen Hz. Peygamber’e sarılır, gözlerinin arasını öper ve şehadet getirerek İslam’a girer. O günden itibaren, peygamberin en sadık dostu olur.