Aralık 18, 2024

İnsan iyi nişan almalı! Maşayı değil maşayı tutan eli vurmalı!

Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim

Batı hiçbir vakit adil olmamıştır. Yükselişlerinde masumların kanı vardır. Düşüşlerine de masumların gözyaşları neden olacaktır

Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim

Bize cellat gönderenlerin celladı oluruz!

Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar

Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!

Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün

Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir

İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım

Hiçbir fâni ihtirasım yoktur. Şu son günlerimde tek gayem, vatanı selâmet ve huzur içinde görmektir. Tecrübe, devlet hayatında büyük mazhariyettir. Ben hizmet arz etmezsem Allah ve tarih huzurunda mesul ve menfur (nefret edilen) olurum. Vebal, mani olanın olsun

Hem millet olarak hem devlet olarak ayağa kalkıyoruz!

Bu millet kaç kez ölümden döndü de yine yüzünü güneşe döndü

Mesele benim şahsıma hücum etmeleri değil mesele devletimize, hilafet makamımıza hücum etmeleri

Gafiller, boynumuzu eğmek isterler ama bilmezler ki, biz bir tek, Allah’ü Teala’nın, huzurunda eğiliriz

Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti de böyle bir çatışmaya kadar parçalanma tehlikelerinden uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını ortaya koymalıydı. İşte benim 33 yıl süren siyasetimin sırrı

33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular

Bizler merhametliyiz lakin asla kazanmaktan vazgeçmeyiz

Milletin kaderi milletin alnına yazılıdır

Bir yerde zulüm varsa eğer orada Osmanlı varsa o zulmü bitirmek için elinden geleni yapar

Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehit olurum, ben zaten ölmüş bir adamım

Saray ve dairelerdeki masrafları iyice tetkik ediniz. Katiyen israfa varan harcamalara müsaade etmeyiniz. Vazifesinde ihmal gösteren memurlara da müsamaha göstermeyiniz

Ok atmayı öğrettiğim bir kimse dahi yok ki sonunda beni nişan almış olmasın

Keşke ilmi insanlığın felahı için kullansaydınız savaş için değil

Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün

Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır

Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum

Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder

Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır

Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir