İnsan iyi nişan almalı! Maşayı değil maşayı tutan eli vurmalı!
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim
Batı hiçbir vakit adil olmamıştır. Yükselişlerinde masumların kanı vardır. Düşüşlerine de masumların gözyaşları neden olacaktır
Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim
Bize cellat gönderenlerin celladı oluruz!
Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün
Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım
Hiçbir fâni ihtirasım yoktur. Şu son günlerimde tek gayem, vatanı selâmet ve huzur içinde görmektir. Tecrübe, devlet hayatında büyük mazhariyettir. Ben hizmet arz etmezsem Allah ve tarih huzurunda mesul ve menfur (nefret edilen) olurum. Vebal, mani olanın olsun
Hem millet olarak hem devlet olarak ayağa kalkıyoruz!
Bu millet kaç kez ölümden döndü de yine yüzünü güneşe döndü
Mesele benim şahsıma hücum etmeleri değil mesele devletimize, hilafet makamımıza hücum etmeleri
Gafiller, boynumuzu eğmek isterler ama bilmezler ki, biz bir tek, Allah’ü Teala’nın, huzurunda eğiliriz
Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti de böyle bir çatışmaya kadar parçalanma tehlikelerinden uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını ortaya koymalıydı. İşte benim 33 yıl süren siyasetimin sırrı
33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular
Bizler merhametliyiz lakin asla kazanmaktan vazgeçmeyiz
Milletin kaderi milletin alnına yazılıdır
Bir yerde zulüm varsa eğer orada Osmanlı varsa o zulmü bitirmek için elinden geleni yapar
Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehit olurum, ben zaten ölmüş bir adamım
Saray ve dairelerdeki masrafları iyice tetkik ediniz. Katiyen israfa varan harcamalara müsaade etmeyiniz. Vazifesinde ihmal gösteren memurlara da müsamaha göstermeyiniz
Ok atmayı öğrettiğim bir kimse dahi yok ki sonunda beni nişan almış olmasın
Keşke ilmi insanlığın felahı için kullansaydınız savaş için değil
Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün
Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır
Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum
Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder
Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır
Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor