Hz. Ömer halifeliği zamanında gece uyuyamaz, sabahlara kadar Medine’ nin sokaklarında dolaşırdı.
Kimin ne derdi varsa hepsini dinler sıkıntıları çözerdi. Yine bir gece dolaşırken bir kapının önünde geçtiği esnada, bir evden kadın ağlama sesleri duydu ve hemen merakla kapıyı vurdu. Kapıyı açan yaşlı bir kadındı ve gözyaşlarını siliyordu. Hz. Ömer yaşlı kadına neden ağladığını sordu ve yaşlı kadın:
“Gördüğün gibi durumum hiç iyi değil. Allah’ ın huzuruna vardığımda o Halife Hz. Ömer’ i şikayet edeceğim” dedi
Hz. Ömer şaşkın bir ifade ile: “Neden” diye sordu ve kadın:
“Allah Resulü, hepiniz çobansınız ve idarenizde bulunan kimselerden sorumlusunuz buyurmadı mı?” dedi
“Baksana! Halife Ömer halimizden haberi var mı, bir ekmeğe muhtaç kaldık haberi var mı?” dedi
Hz. Ömer’ in gözleri dolmaya başladı ve: “Lütfen beddua etmeyin, belki Halife Ömer’ in sizi kontrol etmeye gerçekten fırsatı olmamıştır” dedi ve yaşlı kadın hiddetli bir şekilde :”Soramıyorsa ne diye Halifelik makamını işgal ediyor” dedi
Hz. Ömer’ in gözleri iyice dolmuştu ve kadına: “Size 25 dinar versem, hakkınızı Halife Ömer’ e helal edeceğinize dair bir belge imzalar mısınız?” dedi ve kadın: “Ederim imzalarım da, sanane be adam Halife Ömer’ den” dedi. Hz. Ömer:
“Olsun siz helal edin yine de, Ömer’ in yükü ağırdır zaten” dedi
Tam o sırada Hz. Ali ve Abdullah Bin İbn-i Mesud geldiler yanlarına. Hz. Ali: “Selamünaleyküm Ey Mü’minlerin Emiri” deyince kadın anladı karşında onunla konuşan kişinin Halife Ömer olduğunu ve:
“Eyvah! sen Halife Ömer miydin? peki neden gizledin bunu?” dedi
Hz. Ömer: “Boşver Ömer’ i teyzecim, sen biraz önceki konuştuğumuz gibi 25 dinarı versem beni affedecek misin? ve mahşer gününde benden şikayetçi olmayacak mısın?” diye sordu. Yaşlı kadının başı öne eğildi ve:
“Sen Mü’minlerin Emirisin, ben Allah’ ın huzurunda senden nasıl şikayetçi olurum” dedi ve helallik belgesini imzaladı.
Hz. Ömer yanlarında bulunan Hz. Ali ve Abdullah İbn-i Mesud’ a da imza attırdı ve onlarda bu duruma şahitlik etmiş oldular.